Kardeşlerim!
Osmanlı’dan sonra hâmisiz kalan ümmetin hâl-i pürmelâline bakarmısınız? Üsküp’ten Patani’ye, Halep’ten Doğu Türkistan’a bütün Âlem-i İslâm, muzdaribler coğrafyasına döndü; her yerde yangın var. Alevler ortasında kalan mazlumlar, biçareler yangını söndürmeniz için sizi bekliyor. Büyük bir sabırla kozanızı örecek; Üstad’ın, “Allah, Rasûl aşkıyla yandım bittim kül oldum. Öyle zayıfladım ki sonunda herkül oldum.” dediği gibi, siz de mânevî oluşunuzu tamamlayacak ve meydan yerine çıkacaksınız, çıkmalısınız. Bunu önce iki milyara yakın mazlûm ümmet, sonra bütün insanlık adına yapacaksınız.
“İmtisâl-i câhid-û fillâh olubdur niyyetüm, Din-i İslâm’un mücerred
gayretidür gayretüm/Niyetim, Allah Azze ve Celle’nin rızası için, küfürle nasıl hesaplaşılacağını göstermektir. Gayretim, sadece İslâm dininin yücelmesidir.” diyen ceddiniz Fatih gibi ilk ameliniz yüreğinizde olacak, “Bismillâh!” deyip niyetlerinizi tashih edeceksiniz. Her saat, her gün, her hafta kendinize, “Makam-mevki ya da dünyalıklar elde etmek için mi yoksa Allah Azze ve Celle’nin rızasını kazanmak için mi buradayız?” diye sormayı ihmâl etmeyeceksiniz! Vicdânınızla hesaplaşmaktan korkmayacaksınız! Yeryüzü küfürle hesaplaşma meydanıdır. Emperyalizmaya da, onun işbirlikçilerine de, “Size de, Allah’tan başka taptıklarınıza da yuh olsun!” demekten çekinmeyin!
Fincancı katırlarının ürkmesi, müstekbirlerin varlığınızdan rahatsızolması bu yolun sıradan hallerindendir. Müsterih olun!